Uluslararası Kadın ve Toplumsal Gelişim Derneği, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ve ŞONİM işbirliği ile gerçekleştirilen programa ilgi yoğundu.
Cumhuriyetin 100 yıl etkinlikleri kapsamında 5 Aralık Türk kadını seçme seçilme hakkı günü nedeni ile gerçekleştirilen program Halil İnalcık kültür salonunda 7’den 77’ye Atatürk ve Cumhuriyet Diyince’ konulu resim sergisinin açılması ile başladı.
Serginin açılışı İl Genel meclisi Başkanı Hasan Soygüzel, Altınova İl Genel meclisi üyesi Resul çiftçi, İl Turizm ve Kültür müdür yardımcısı Semra Barkır, ŞÖNİM müdürü Yasemin Yiğen, esnaf sanatkarlar odası Başkanı Necati Erbul, Güç birliği derneği başkanı Bahattin Sabahçı, Muharip Gaziler Yalova şube başkanı Şakir Güner TEMAD başkanı Erdoğan Yıldız, KATFA-DER başkanı Nurten Anıl ve davetliler tarafından yapıldı.
Sergi açılışından sonra ‘Seçen ve Seçilen Kadın’ konusunun ele alındığı panele katılım sağlandı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından açılış konuşmasını yapan dernek başkanı Nurten Anıl,
1930 yılından itibaren bir dizi yasa ile önce belediye seçimlerine katılma sonra 1932 yılında köylerde muhtar olma, ihtiyar heyetlerine seçilme hakkı kazanan Türk kadını 5 Aralık 1934’te anayasa ve seçim kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazandı. Dünya Devletleri arasında henüz devlet olma statüsünde olmayan Yeni Zelanda 1893’te Güney Avustralya ise 1894’te kadınlara bu hakları vermişti birçok Medeni ülkelerden yıllar önce bu hakkın bizlere tanınması biz Türk kadını için bir ayrıcalık olmuştur. Ama ne yazık ki yeterli sayıda temsiliyetimiz hiçbir alanda yoktur. Bürokrasinin hiçbir alanında olmadığı gibi mecliste de oldukça az sayıdayız.
cumhuriyetin kuruluş tarihinden bugüne kadar kadının karar alma mekanizmalarındaki yerinden, gücünden bahsederken kadının eğitim, sosyal ve kültürel alanda tüm haklardan eşit yararlanması gereklidir ki bürokraside, karar alma mekanizmalarında yönetim kadrolarında istihdam alanında yeterli derecede temsiliyeti olsun. Kız çocukları, kadınlar Eğitim sosyal ve kültürel alanlarda eşit haklardan yararlanamadığı için istihdamda ve bürokraside temsiliyet aşamasında kadının olmadığını vurguladı.
Anıl, Önceki yıllarda Hasan Soygüzel ile Rakamlarla Türkiye’de Kadın konulu bir kitapçık çıkarttık ve Türkiye’de her alanda kadının durumunu ortaya koyduk. Aynı çalışmayı Yalova için de gerçekleştirmiştik. Hatta bu rakamlarla Türkiye’de ve Yalova’da kadının durumu konusunda yaptığımız çalışma bazı üniversiteler tarafından da dikkate alınarak Yalova örneği üzerinden çalışmalar yapılmıştır.
Türkiye geneli ile Yalova’mızın durumunun aynı olduğunu özellikle belirtmek isterim. Yalova’da da kadınlar müdürlüklerde, istihdamda, seçilmişlerde, bürokraside hak ettiği yerde değildir.
Neredeyse her yıl güncellediğimiz listelerde, ne Yalova için, ne de Türkiye genelinde değişen bir şey yoktur.
Sadece Yalova’nın şansı 3 tane kadın vali atanması olmuştur. Aslında sorun ta en tepeden başlamaktadır 17 bakanlıktan sadece bir tanesi kadındır. Belediye meclislerinde de milletvekilliklerinde de sorun aynıdır. Bunun değişmesi için fermuar sisteminin uygulanması gerekir. Ama belirtmek istediğim önemli nokta var, sadece kadın kotasını doldurmak için kadın değil. Bilgi donanım ve liyakat önde tutulmalıdır.
Bu program vesilesiyle şunu söylemek isterim ki özellikle muhtarlıklarda kadınların olmasını önemlidir. Çünkü evdeki sorunu bir kadın bir kadın ile daha iyi çözebilir.
Kadınların belediye seçimlerinde, meclislerde il genel meclisinde, muhtarlıklarda ve muhtar azalıklarında cesaretli davranarak aday olmalarını ve bu anlamda kendilerini güçlü hissetmelerini sağlamak için çeşitli programlar gerçekleştirdiklerini söyledi. Bunlardan biri Gölge Meclis’im ve güçlük kadın hikayeleri. Ben de varım diyebilen kadınların her zaman arkasında olmayı onları desteklemeyi sürdüreceğiz. Bu noktada önemli olan ne istediğimizi bilmek. Kadınların listeleri doldurmak için değil başarılarının değerlendirilmesi için olduğunu bilmesi önemli. Seçimleri kazanabilmek için kadınlara ihtiyaç var kadınlar olmadan kapılar çalınamıyor kadınlar olmadan evlere girilemiyor. Kadınlar sadece birilerini bir yerlere seçtirmek için değil seçilmek için de varlar, yeterli bilgi donanım ve beceriye en az erkekler kadar sahipler. İşte bugün onlardan biri aramızda Kendi hayat hikayesini onun ağzından dinleyeceğiz
Kadıköy’de yaşayan Fatma yaşa seracılık yapan bir kadınımız. Eminim ki köyünde çok da güzel muhtarlık yapabilecek durumda hatta belediye meclis üyesi olabilecek kapasiteye sahip. Böyle kadınlarımızı her zaman destekleyip yanlarında olmak bizim için görevdir. Atatürk’ün şu sözünü de unutmayalım ‘dünyadaki her şey kadının eseridir’. Adil, eşit, paylaşımcı bir dünya için kadın ve erkekler yan yana yol almalıdırlar.
Bu programın oluşmasında bize destek olan Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, ŞONİM, sosyal çalışmacı Cennet Ertürk, Yalova şair ve yazarlar derneği ve YUKAM’a Panelistimiz avukat Dilan Dicle Çetin’e ve hikayesini bizimle paylaşan Fatma Yaşa Hanım’a teşekkür ederiz.
Ayrıca, Bilge koleji ilköğretim okulu öğrencileri tarafından Atatürk dediğimizde gözünüzde ne canlanıyor dedik. Onlar da göz çizip o gözlerde Atatürk’ün kendileri için ne ifade ettiğini çizmişler çocukların bakış açısı bu anlamda çok kıymetli diyen Anıl, Ressamlarımız Ayla Tezcanlı, Emine Otarcı, Esma Doğan, Gülay Titim, Gürcan Gürsu, Mehlika Hepdizdar, Rüya Gönültaş, Timur Sevi ve Bilge koleji öğrencilerine katkılarından ve emeklerinden dolayı teşekkür ederiz dedi.
Türk kadınının cumhuriyetten önceki süreçten itibaren günümüze kadar toplumda yönetici konumunda yer almak için verdiği mücadelelere değinen Av. Dilan Dicle Çetin konuşmasına şöyle devam etti;
“5 Aralık 1934 yılında İsmet İnönü ve 191 milletvekili teklif sunmuşlar ve katılan 258 üyenin tamamı olumlu oy kullanarak kadınlar 22 yaşında milletvekili seçme, 30 yaşında ise milletvekili seçilme hakkına kavuşmuştur. Bu haklarını da ilk kez 8 Şubat 1935’te genel seçimlere katılarak kullanmışlardır. Bu seçimde 18 kadın milletvekili meclise girmiştir. Şu an mecliste 383 erkek 121 kadın milletvekilimiz bulunmaktadır.
Tabii ki bu gelişme öyle bir anda olmamıştır. Kadınların yıllarca eşitlik için vermiş olduğu mücadelelerin sonucudur. Ben biraz geçmişe giderek ve sizleri de sıkmayarak aslında kadınların hak mücadelesinin ne kadar öncelerden başladığını anlatmak istiyorum.
1846-1847 yılları yani Osmanlı döneminde kız çocukları da babadan miras hakkına sahip olmuşlardır.1870 yani Tanzimat Döneminde kız öğretmen okulu açılmış ve çok sayıda kadın dernekleri kurulmuştur. Bu çok önemli bir gelişme çünkü kadınlar bireysel değil örgütlü bir şekilde dernek çatısı altında mücadele etmeye başlıyor. Milli mücadele döneminde kadınların ne kadar akti ve ön planda olduğunu biliyoruz. İşte kurdukları dernekler aracılığı ile örgütlenerek cephelerde ve cephe gerisinde çarpışmış, kürsüden halka seslenmiş ve Anadolu kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’ni kurmuşlar.
Cumhuriyet dönemine gelindiğinde kadınlar siyasi,sosyal ve ekonomik haklarıyla var olabilmek için 16 Haziran 1923’te kadınlar Halk Fırkasını 1924’te Türk Kadınlar Birliği’ni kurmuşlar.
Kadınların bu örgütlenmesi sonuç vermiş ve 1923’te çıkan İntihab-ı Mebusan Meclisi düzenlenirken 2. Maddesinde ‘’18 yaşını bitiren her Türk’ün milletvekili olabileceği yer almıştır. Kadın erkek şeklinde bir ayrım yapılmamıştır. Fakat bu madde tartışmalara sebep olmuş ve 1924’te değiştirilmiş, kadınlara 1923-1927 ve 1931 seçimlerine katılamamışlardır.
Fakat kadınlar mücadelelerini bırakmamış, 1924 yılında her iki cins eşit eğitim hakkından yararlanma hakkını kazanmıştır. 1926 yılında Türk Medeni Kanunu ile tek eşlilik kabul edilmiştir. 1930 tarihli 1580 sayılı değişiklik yapılan Belediye Kanunu’nun 23. Maddesine göre kadınların seçimlere katılmasında bir engel bulunmuyordu ve o yıl yapılan seçimlerde ilk kadın belediye başkanı seçilmiştir. 1933 yılında da kadınlara köy ihtiyar meclisi ve muhtarı seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.
Yani 1934 yılına gelene kadar kadınlar resmi kayıtlara göre 1846’lı yıllardan bu yana mücadele ederek 1934 yılına gelmişler. Tabii ki toplumda dezavantajlı gruplar arasında olan kadınlar günümüzde de mücadeleye devam etmektedir. İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmedikleri gibi 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve kadına yönelik Şiddetin Önlemesine Dair Kanundan da vazgeçmemektedirler. Son yıllarda ileriye gitmektense eski kazanımları korumaya çalışmakla mücadele edildiğini açıkça görmekteyiz fakat güçlü ve örgütlü kadın mücadelesi var oldukça hem kazanımların korunacağını hem de daha ileri gidileceğine inanıyoruz.”
Program Fatma Yaşa Hanım’ın güçlü hikayesinin çekildiği kısa film katılımcılar tarafından yoğun ilgi ile izlendi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.