DOLAR 39,6418 0.07%
EURO 46,1550 0.16%
ALTIN 4.247,860,42
BITCOIN 42261841,34%
Yalova
30°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Devlet daireleri çiftliğe mi dönüyor?

Devlet daireleri çiftliğe mi dönüyor?

Devlet dairesine gitmek, çoğu vatandaş için bilim kurguya adım atmak gibidir. Zaman orada farklı akar. Sabah 09.00'dur ama masalardakiler henüz iş için hazır değildir. Saat 10.00'dur, hâlâ kahvaltı faslı bitmemiştir.

ABONE OL
23 Mayıs 2025 21:03
Devlet daireleri çiftliğe mi dönüyor?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Devlet dairesine gitmek, çoğu vatandaş için bilim kurguya adım atmak gibidir. Zaman orada farklı akar. Sabah 09.00’dur ama masalardakiler henüz iş için hazır değildir. Saat 10.00’dur, hâlâ kahvaltı faslı bitmemiştir. 11.00 gibi görevli yerindedir ama sistem ‘çökmüştür’. Öğle arası derken saat 15.00 olur, sonra da ‘bir saat sonra kapanıyor’ uyarısı gelir. Tabii ki bu tabloyu, doktor, öğretmen ya da polis gibi sahada ter döken kamu çalışanları için değil, daha çok klimalı ofisinde çay eşliğinde dizi izleyen, halkla ilişkileri minimumda tutan bazı memur türleri için çiziyoruz.

Devlet dairelerinde dizi ve oyun seansları

Gerçekten bazı kamu dairelerinde masa başı çalışmak, adeta tatil köyü konforundadır. Buna belediyeleri de ekleyebiliriz. Sabah mesaisine bilgisayardan açılan diziyle başlanır, öğleden sonra bir oyun turnuvasıyla devam edilir. Üstelik bu esnada halka ‘ne geldiniz yine’ bakışı atmak da işin bir parçasıdır. Vatandaş derdini anlatmaya çalışırken yüzüne bile bakılmadan dilekçe alınır. İmza mı? O da müdür bey dönerse olur…

Yeşil pasaport ve Avrupa seyahat günlükleri

Asıl ilginç olan ise bu personelin, uluslararası ilişkilerle hiçbir alakası olmamasına rağmen yeşil pasaportla dünya turuna çıkabilmesi. Kısa veya uzun tatil demeden hemen yurt dışına giden memurların aldıkları ücretlerin de ülke geneline göre, çalışma durumlarına göre yüksek olduğu anlamı taşıyor mu acaba? Ülkenin ekonomik durumundan tek etkilenmeyen kesim gibiler. Katıldıkları yurt dışı gezilerinde ne bir ticari iş birliği yapılır ne bir el sıkışılır. Ama kahve molası ve şehir turu listesi eksiksiz tamamlanır. Sözde tatil yörelerindeki kamu toplantıları, aslında ayrıcalıklı memurlara tatil hediyesidir. Bu hediyelerde genelde hep aynı kişiler üzerinden gerçekleşir, harcırahlar alınır, uçak biletleri, her şey dahil rezervasyonlar yapılır, verilen eğitim ve toplantılar hakkında dönüşte hiçbir bilgi de yoktur. Edinilen bilgi de zaten bakanlıklar tarafından gönderilen yazılı bilgilerdir.

Bu arada özel sektör temsilcileri, iş yapmak için vize kuyruklarında çile çekerken, devletten maaş alıp hiçbir küresel katkı sunmayan bir kısım memurun elini kolunu sallayarak Avrupa sokaklarında dolaşması da ‘ne güzel memleket’ dedirten cinsten. Geziler filan demişken, bir de özellikle belediyelerde, kamunun çeşitli yerlerinde atıl müdürler bulunuyor. Bu kişiler neden atıl ya da neden hiçbir iş yapmadan, işe bile gitmeden maaş alırlar, bunu açıklayacak hiçbir makama henüz rastlamadık. Hatta atıl müdürlere ek olarak, buna atıl memurlar, valiler, müsteşarlar, kaymakamlar vb. bir çok vasıf eklenebilir.

Tatil hakkı mı, tatile hak mı?

Yıllık izinler zaten bol, resmi tatillerle birleşince dört mevsim boyunca ‘hafta tatili uzatma’ fırsatları yaratılıyor. Pazartesi sendromu, Cuma kaçamağı derken haftada üç gün çalışan memur efsaneleri artık şehir efsanesi değil, gerçeğe oldukça yakın.

Ama dikkat: Bu yazıdaki eleştiriler, görevinin hakkını veren binlerce kamu emekçisini hedef almıyor. Özellikle öğretmen, doktor, hemşire, polis gibi meslekler, işini onurla yapanlara sözümüz yok. Bu yazının konusu, sorumluluğu az, keyfi çok olan, ama imtiyazı bol bir zümre.

Devletin malı deniz olmasın

Kamu çalışanlarının asgari ücretliden, emekliden, hatta özel sektör çalışanından daha çok ücret aldığı ve her türlü hakka sahip olduğu herkes tarafından biliniyor. Bir de buna lojman, araç tahsisi de ekleniyor. Masa başı iş, bilgisayar internet özgürlüğü de buna ekleniyor ve herkese bir özel oda da imkanlar dahilinde verilmeye çalışılıyor. Ülke ortalamasına göre iyi sayılan ücret alanlara bu kadar imkan verilmesi, diğer kesimlerin tepkisini çekiyor. Bir kesim ballı börekken, diğer kesim ikinci sınıf hatta üçüncü sınıf vatandaş konumuna sokuluyor. Belki pek fark edilmiyor ama gelişmiş ülkelerin hiçbirinde görülmediği kadar kamu çalışanı ülkemizde iyi şartlar sağlanarak çalışıyor. Ama yine de memnuniyetsizlik üst sınırda. Biraz çalışması yönünde uyarıya hemen mobing uygulanıyor dava açıp hakkımı arayayım diyen kesimden halkın diğer kesimi oldukça rahatsız. Kamu hizmeti, ayrıcalık değil, sorumluluk meselesidir. Devletin kasasından maaş alıp, vatandaşa sırtını dönen her görevli, aslında sistemi içeriden yavaş yavaş çürütüyor. İşini iyi yapanla yapmayanın ayırt edilmediği bir düzende, adalet, sadece tabelada kalıyor.

Devletin malı denizse, biz yüzme öğretmeni değiliz. Herkesin görevini hakkıyla yaptığı, halkın başvurusuna saygı duyulan, tatillerin, maaşların, hakların, yeşil pasaportların görevle orantılı verildiği bir sistem umuduyla…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.